A Plague of Lighthouse Keepers [Turkish translation]
A Plague of Lighthouse Keepers [Turkish translation]
I. Görgü Tanığı
Hala kurtarıcımı bekliyorum,
Fırtınalar beni paramparça ediyor;
Parmaklarım yosundan yapılmış gibi,
Her şeye o kadar uzak ve o kadar yakınım ki.
Ben yalnız bir adamım, yalnızlığım ebedi,
Gözlerim mutlak gerçeğe tanıklık etti,
ve artık gecelerim de sayılı.
Ölü işçilerin yüzlerindeki gülümsemeleri gördüm,
Yıldızlar parıldıyor, fakat benim için değil.
Bir felaket öngörüyorum ve sonra sonuca boyun eğiyorum...
Parlıyorum, ki parlayarak ölüyorum,
Biliyorum ki neredeyse yitip gitmişim.
Masamın üzerinde boş kağıt yatıyor,
ve kulem de kayanın üzerinde dikili;
Sadece kör bir makasa sahibim,
Yalnızca yabancı bir yuvaya sahibim.
Ben bir görgü tanığı oldum, ve ölümün mührü
erimiş balmumundan kafamdan çıkmıyor.
Yelkenli gemilerin iskeletlerini
yeraltına batarken gördüğünüzde,
Tüm antik mitlerin doğrudan size yönlendirildiğinden
şüphe etmeye başlarsınız...
II. Resimler / Fener
(Girdaplar / kayalar / gemiler / çarpışma / pişmanlık.)
III. Görgü Tanığı
Pişmanlık için zaman yok,
bunun için artık çok geç,
duvarlar kağıt kadar ince,
ve konuşursam eğer camlar kırılmaya hazır.
Şimdi yalnızca düşünüyorum, nasıl olabilirdi diye,
hapsolmuş sessiz bir tiratta, sessiz bir çığlıkta.
Her neyse, zaten konuşamayacak kadar yorgunum
ve dalgalar kulemin kasvetli kayalarına çarptıkça,
çıldırmaya başlıyorum,
ve anlıyorum ki çoktan yitmişim...
IV. S.H.M.
"İmkansız, imkansız!" bağırıyor hayalet gemiciler,
ve gökyüzünden aşağı yağıyorlar,
Martı çığlıklarımı aşamıyorlar,
Ve ben ölene kadar aman vermiyorlar.
Ruhlar fenerimin camlarını çiziyorlar,
oyuk yüzleri, akılsız sırıtışları
tek hedefleri kaybettikleri şeyi yok etmek.
Sarplık dikey düşüşte bitene dek duvara tırmanıyorum;
kovam denize açıldı - ufukta yalancı umutlar yok.
Demir çeneli maskede beyaz kemikler parlıyor,
kayıp gemi direkleri soğuk karanlığı delip geçiyor,
ve yalnız kulemin yanında yükseliyor...
Ateşi yakmak için parafin yok,
demir atabileceğim liman yok.
V. Gecenin Varlığı / Kozmos Turları
"Yapayalnız, yapayalnız" tüm hayaletler çığırıyor,
fenerimin ışığında beni buluyorlar.
Etrafımda hissettiğim tek yaşam,
gecenin varlığı.
Ben ölsem ağlar mıydın?
Ben ölsem ağlar mıydın?
Son sözlerim sana ulaşır mıydı?
Sözlerim sana ulaşır mıydı?
Zamanımın neredeyse dolduğunu biliyorum,
Bir kafiyeyi kaçırdığımı biliyorum,
yanlış işaretler beni buluyor.
Nefret etmek istemiyorum, sadece olgunlaşmak istiyorum;
Neden yaşamama ve özgür olmama izin veremiyorum?
...fakat yavaş yavaş yalnız ölüyorum.
Bildiğim başka yollar yok, o kadar korkuyorum ki,
benliğim yalnız kendim olmama izin vermiyor,
ve bu nedenle tamamen yalnızım.
Hafızamın girdabı,
kanımı emen bir vampir;
ve şimdi, uçurumun kenarında, sendeleyip düşüyorum.
VI. Son Direniş
Deniz fenerleri anahtara sahip olabilir belki,
fakat kapıya kadar gidebilir miyim?
Denizde yürüyebilmek isterdim,
kıyıyı daha kolay bulmak için...
fakat ayaklarımın ıslanmasını nasıl önlerim?
Ufku tarıyorum,
Gözümü kendi üzerimde tutmalıyım.
Geçmiş yılları düşündüğümde,
Sanırım yolumu kaybetmişim:
Gecede bir köpek gibi, bir yemliğe koştum,
ve şimdi kaldığım yerde bir yabancıyım.
Ve hayatımda gördüğüm tüm bu keder,
beni yalnız huzuru kovalamaya itiyor;
ama kafamda yaşadıklarımı saklıyorum...
Işığa çok yakınım,
İyi görebildiğimi sanmıyorum, çünkü kendimi kör ediyorum.
VII. Katman Kalınlaşıyor
Elimden tutan Tanrı nerede?
Başkalarının elleri bana nasıl ulaşacak?
Aradığım şeyi ne zaman bulacağım?
Bunu bana kim öğretecek?
Ben benim / ben biziz / fakat ikimiz de görmüyoruz
bu yerden kaçış yolları.
Azgın deniz, mahvolmuş bir hikaye:
kaderim Guinevere'ini kaybetti...
Okyanusta bir dalga daha olmak istemiyorum,
fakat deniz beni derinliklerine çekecek:
tükenmiş, boğulmuş başka bir adam daha.
Sıçanların geldiğini görebiliyorum,
ama biliyorum ki ben sadece bir adamım.
Onlara katılmalı mıyım yoksa dibe mi batmalıyım?
Ne daha iyi?
VIII. Karanın Sonu / Şimdi Gidiyoruz
Okyanuslar ufuk çizgisi boyunca sürükleniyor, büyüye yenik düşüyorum,
Sizi yanımda hissediyorum... Sizi iyi tanıyorum.
Yıldızlar ufukları bölüyor, çizgilerin çıplak durduğu yerde;
Boğulduğumu hissediyorum - karanlıkta eller bana uzanıyor.
Heybetli geçit törenleri ve ihtişam, seçim özgürlüğü nedir?
Bu büyük gösterideki yerim neresi… benim sesim kim?
O kadar da kötü değil artık , sonun başlangıç olduğuna inanıyorum,
memnun hissetmeye başlıyorum artık:
HER ŞEY BİR PARÇA
TÜM PARÇALAR AYRI
HER ŞEY BİR PARÇA
- Artist:Van Der Graaf Generator
- Album:Pawn Hearts